Омонимы. Буква Y
Ya - да Ya, gerçekten öyle mi?
Ya - а Ya gelmezse
Ya - так Ya, ayrılıyorsun demek?
Ya - ведь O sözü sen mi dedin ya!
Ya - же Gelmiyeceğini soyledim ya!
Ya - или, либо Oraya ya sen ya ben gideceğim.
Yaka - воротник, вырез Balıkçıyaka kazak aldım.
Yaka - берег, сторона İstanbul'un Avrupa yakasında oturuyoruz.
Yaka - не отставать yakasını bırakmamak
Yaka - попадать , попадаться Hırsız sonunda yakayı ele verdi.
Yaka - приставать , прицепляться Adamlar suçlunun yakasına yapıştılar.
Yakın - близкий, ближний Yakın dost
Yakın - около, поблизости Üç yıla kadar
Yakın - в ближайшее время, на днях En yakın zamanda.
Yalnız - одинокий, один, единственный Ailesini kazada yitirince yalnız başına kalmıştı.
Yalnız - только, лишь Sınıfta yalnız Berkay yoktu.İşi vardı galiba…
Yaprak-лист Ağaçlar yapraklarını dökmeye başladı.
Yaprak - лист (бумага) Küçük çocuklar kitabın yapraklarını karalamışlar.
Yar - возлюбленный Yarini yarın askere gçnderecek.
Yar - пропасть, бездна Yolun sonunda yar var,devam edemeyiz.
Yarın - завтра Yarın okula gel.
Yarın - завтрашний день, будущее Çocuklarımız yarın ülkenin sahibi olacaklar.
Yaş - возраст Beş yaşına bastı.
Yaş - свежий, зелёный Yaş sebze var mı ?
Yaş - сырость, влага Bu iş yaş.
Yaş - влажный, сырой, мокрый Gömleğin daha yaş kurumamış.
Yaş - слеза Kırıcı sözler karşısında gözyaşlarını tutamadı.
Yatak - кровать, постель Yatakta kitap okumasını çok severim.
Yatak - русло (реки) Nehir yatağı
Yatak - месторождение, залежи Yeni bir petrol yatağı bulundu.
Yatak - втулка; подшипник (техн.) Altın yatağı bulduk.
Yatırmak - укладывать (в постель) Çocuğu yatırıp misafirleriyle ilgilendi.
Yatırmak - класть, внести Parayı bankaya yatırdı.
Yatmak - лежать, ложиться Pijamalarını giyip erkenden yattı.
Yatmak - сидеть (в тюрьме) 5 sene hapis yattı.
Yatmak - bir işin olmaması Hayalini kurduğumuz iş yattı.
Yavaş - тихий, негромкий Yavaş konuş.
Yavaş - тихий, медленный Yavaş koşma daha çabuk !
Yay - лук (спорт.) Yayını okunu hazırlayıp yarış alanına gitti.
Yay - смычок Çocuklar kemanın yaylarını koparmış.
Yazı - шрифт, алфавит Türk yazısı
Yazı - акт, документ Bu yazıyı müdüre ver.
Yazı - почерк; подпись; надпись Bu yazı Türkçe.
Yazı - письмо Annemden gelen yazıyı ağlayarak okudum.
Yazı - статья (газетная) Hangi yazar hangi yazı ?
Yazılı - с надписью, подписанный Herşey burada yazılı.
Yazılı - письменный Yazılı testten 90 aldım.
Yelpaze - веер Sıcak havalarda yelpazesini çantasında bulundurur.
Yelpaze - спектр Bu firmanın ürün yelpazesi çok geniş.
Yemek - еда, пища Bu yemek gerçekten çok hoşuma gidiyor.
Yemek - есть, кушать Çok açım.Yemek yiyelim artık.
Yemek - понести наказание Sarhoş şoför yüklü miktarda para cezası yedi.
Yemek - быть избитым Hırsız bir sürü kişiden dayak yedi.
Yemek - пропускать гол Kaleci maçta 2 gol yedi.
Yemek - тратить, проедать деньги Paralarını hep barlarda yedi.
Yemek - получить пощёчину Suçlu iyi bir tokat yedi.
Yeni - новый Bu paltoyu yeni aldım.
Yeni - только что, недавно Ben de yeni geldim.
Yeni - нео= Yeni sömürgecilik
Yenilmek - быть съеденным Zavallı ceylan aslan tarafından yenildi.
Yenilmek - проиграть, потерпеть поражение Yenilen pehlivan güreşe doymazmış…
Yer - земля Kırılan camları yerden topladı.
Yer - место Otobüste hiç boş yer kalmadı.
Yerleştirmek - устроить (на работу) İşe yerleştirdim kardeşimi.
Yerleştirmek - поселить Bunu masanın kenarına yerleştir.
Yerleştirmek - поместить, уложить, разместить Bu asansöre 5 kişi yerleştiremeyiz.
Yeşil - зелёный Pazardan yeşil soğan aldım.
Yeşil - неспелый, незрелый Meyvelar henüz yeşil,onları koparma!
Yeterlik - умение, способность Benim mesleki yeterliğim yok mu ?
Yeterlik - компетентность Okulun yeterlik oranı nedir ?
Yetişmek - хватать, быть достаточным Yüz lira yetişir mi?
Yetişmek - дотянуться, достать Rafa uzanıp kavanozu aldı.
Yetişmek - расти, произрастать Üzüm güneyde yetişir.
Yetişmek - воспитываться Ailesini kaybedince dedesinin yanında yetişti.
Yetişmek - поспевать, успевать, догонять Sana yetişemiyorum.
Yıldız - звезда Bu gece gökyüzünde çok yıldız var.
Yıldız - звезда (кино и т.д.) Tarkan dünyaca ünlü pop yıldızıdır.
Yıllık - годовой, годичный, однолетний Bu evi bir yıllık tuttuk.
Yıllık - годовая плата Yıllık abone ücreti 100 Lira.
Yıllık - ежегодник Lise yıllığımı açıp yazıları okuduk.
Yok - нет, отсутствует Sınıfta kimse yok.
Yok - нет (отрицание) Yok kalemini ben almadım.
Yoklamak - проверить, проконтролировать Askerler tamam mı diye bir yokla bakalım.
Yoklamak - провести перекличку Kendimi bir yokladım.
Yoklamak - проведать, навестить Yoklama.
Yoksa - иначе Şimdi git yoksa yetişemezsin.
Yoksa - или, может Bugün mü yoksa yarın mı geliyor?
Yol - дорога, путь Yollar karla kaplanmış.
Yol - средство, путь, средство Buranın başka bir yolu olmalıi
Yufka - тонкий лист теста Akşam annem yufka böreği yapacak.
Yufka - хрупкий, ломкий; слабый; тонкий Çok yufka bir müdürdür o.
Yufka - мягкосердечный Mustafa çok yufka yürekli bir çocuk.
Yumak - клубок Kazak için beş yumak ip aldım.
Yumak - ком Çamuru yumak yapıp fırlattı.
Yurt - страна, край Hangi yurtta yabancı dil yasak ?
Yurt - родина, отчизна Uzun yıllar sonra yurduna döndü.
Yurt - дом, приют (общежитие) Üniversite okurken yurtta kaldım.
Yuva - приют, очаг Çocuk yuvası
Yuva - рассадник Gericilik yuvası
Yuva - гнездо, нора Yuvayı dişi kuş yapar.
Yuva - детский сад Çalışmaya başlayınca çocuğunu yuvaya verdi.
Yuvarlak - круглый, округлый Yuvarlak masa.
Yuvarlak - шар; шарик; сфера Dünya da yuvarlak.
Yuvarlak - расплывчато Yuvarlak konuşmak
Yüksek - высший, верховный Yüksek hekim.
Yüksek - высокий Yüksekten korkarım.
Yükselmek - повышаться, возрастать Askerde epey yükseldi.
Yükselmek - возвышаться, выситься (над уровнем моря) Deniz yükseldi.
Yürüyüş - шествие; марш İleri marş! Yürüyün !
Yürüyüş - хотьба (также спорт.) Yürüyüş iyi bir spordur.
Yüz - сто Yüze kadar say sonra da yüzden geriye say!
Yüz - лицо Yüzün için bu kremi kullanabilirsin.
Yüz - сторона (лицевая) Kumaşın bu yüzünden dikmelisin.
Yüz - поверхностъ Suyun yüzünde durmayı başardı.
Yüzmek - содрать кожу Kasap,koyunun derisini yüzüp derisini tuzladı.
Yüzmek - утопать Suyun üstünde yüzmek.
Yüzmek - плавать Havuzda yüzmektense denizde yüz o zaman!