uyarmak: предупреждать
huysuz: неспокойный, бешеный
hayvan: животное
zarar vermek: навредить, причинить ущерб, вред
tavsiye: совет
hızlı: быстро
yanlış: неправильный
koşmak: бежать
taraf=yer=yön: сторона
bağıra çağıra: закричав
Короткие рассказы и анекдоты на турецком
Сообщений 21 страница 40 из 74
Поделиться2123-08-2009 07:59:22
Поделиться2223-08-2009 07:59:45
size ne: не ваше дело, а вам то что?
ders vermek: давать урок
dinlemek : слушать
dinlememek: не слушать
dışarı bakmak: смотреть наружу, на улицу
sokak: улица
fırıncı: пекарь, кондитер
seslenmek: кричать
bana ne: не мое дело, а мне то что?
-e doğru: (направляться) к чему-л.
öyleyse: в таком случае
söz: слово
kızmak: злиться
Поделиться2323-08-2009 08:00:10
komşu: сосед
şaka yapmak: шутить, подшучивать
eşek: осел, ишак
ayak: нога
saymak: считать
şaşırmak: удивляться
hareket (davranış) : поведение
sakin : спокойный
değişmek: меняться
Поделиться2423-08-2009 08:00:32
düdük çalmak: свистеть в свисток/дудку
yiyecek: еда
pazara çıkmak: идти на рынок
yol: дорога
çocuk: ребенок
önünü kesmek: преградить кому-то путь, остановить кого-то
… adlı: по имени … (Erol adlı – по имени Эрол)
yoluna devam etmek: продолжать свой путь
alışveriş: покупки, шоппинг
dönmek: возвращаться
-e doğru: по направлению к чему-либо
koşmak: бежать
sadece: только
şaşırmak: удивляться
ver(en): тот, кто дал
Поделиться2523-08-2009 08:00:53
sebze: овощи
bahçe: сад
öküz: вол, бычок
vurmak: бить
sahip: владелец
kızmak: злиться
suçsuz: невинный
(bir işe) karışmak: (во что-либо) вмешиваться
Поделиться2623-08-2009 08:11:02
Ne karışıyorsun?
Adamın biri köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu.
— Bu eşekle nereye gidiyorsun?
— Yahu bu köpek be. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun? diye tersledi.
Komşu, aldırış etmeden:
— —Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze karışıyorsun?!
karışmak – вмешиваться
tasma – поводок
karşılaşmak – встречаться
komşu
ayırmak – различать, отличать
terslemek – грубить
Поделиться2723-08-2009 08:11:30
Havlayan köpek ısırmaz
Adamın biri arkadaşını ziyarete gelmişti. Bahçe kapısını açacakken, ilerde
havlayan bir köpek görünce durakladı. Bunun üzerine yoldan geçen biri ona:
— Korkmayın, dedi. "Havlayan köpek ısırmaz."
— İyi ama ya köpek bu atasözünü bilmiyorsa?!
havlamak - лаять
ısırmak – кусать
ziyarete gelmek – прийти в гости
duraklamak – остановиться
atasözü – пословица
Поделиться2823-08-2009 08:12:15
Uzunca liste
Adamın birini kuduz köpek ısırmış. Ama adam çok ihmalci biri olduğu için “bugün iğne olurum, yarın iğne olurum” derken iş işten geçmiş. Doktora başvurup da gerçeği anlayınca hemen bir kağıt kalem isteyip uzun uzun bir şeyler yazmaya başlamış. Doktor uzun süre beklemiş, bir ara dayanamamış ve sormuş:
— Vasiyetnameniz bu kadar uzun mu?
— Vasiyetname falan hazırlamıyorum, doktor bey... Ben ısıracağım kişilerin listesini yapıyorum...
kuduz – бешенный
ihmalci – небрежный
iğne – укол
iş işten geçmek – упустить случай
başvurmak – обратиться к кому-либо
gerçek – правда
dayanmak – выдержать
vasiyetname – завещание
hazırlamak – готовить
liste - список
Поделиться2923-08-2009 08:12:48
TEMEL ve CİN
Bir Fransız, bir İngiliz ve Temel bir gemideydiler. Bir kaza oldu ve gemi battı. Kazadan sonra onlar yüzdüler ve ıssız bir adaya geldiler.
İngiliz kumsalda bir lamba buldu. Fransız "Bu Alaattin'in lambası olabilir," dedi. Sonra Fransız lambayı aldı ve ona dokundu. O anda lambadan bir cin çıktı.
Cin "Benden ne istiyorsunuz," diye sordu, İngiliz "Ben İngiltere'ye gitmek istiyorum," dedi. Cin hemen onu İngiltere'ye gönderdi. Sıra Fransız'a geldi. Fransız "Ben Fransa'ya gitmek istiyorum," dedi. Cin hemen onu Fransa'ya gönderdi.
Sıra Temel'e geldi. Temel biraz düşündü. Sonra cin "Çabuk ol!" dedi. Temel etrafa baktı ve ona "Benim arkadaşlarım gitti. Ben bu ıssız adada yalnız kaldım. Ben arkadaşlarımı geri istiyorum," dedi.
gemi – корабль
kaza – авария, катастрофа
batmak – утонуть
kumsal – песок
ıssız – необитаемый
geri – назад
Поделиться3023-08-2009 08:13:24
EİNSTEİN'İN AKILLI ŞOFÖRÜ
Einstein bir çok yerde konferanslar vermişti. Bu konferanslara özel şoförün kullandığı bir arabayla gidiyordu. O konferans verirken şoför de dinleyiciler arasında oturarak onu dinlerdi. Bir gün yine bir yere konferansa gidiyorlardı. Bir aralık şoför:
-Dr Einstein, dedi, sizi o kadar uzun zamandır defalarca dinledim ki artık yapacağınız konuşmayı kelimesi kelimesine biliyorum.
Yaşlı adam pası almıştı.
-Pekala, dedi, şimdi gitmekte olduğumuz yerde beni tanımazlar. Palto ve şapkalarımızı değişelim ve sen konuş.
Şoför konuştu. Gerçekten de dersini iyi çalışmıştı. Biri çıkıp da daha önceki konferanslarda sorulmamış bir soru soruncaya kadar sorular kısmını bile başarıyla götürüyordu. Yine de bozuntuya vermedi:
-Böyle basit bir şeyi sormanız gerçekten çok garip, dedi, şimdi arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve size cevap vermesini söyleyeceğim.
dinleyici – слушатель
kelimesi kelimesine – слово в слово
- ıncaya kadar – до тех пор пока не…
bozuntuya vermek – растеряться
basit – простой
garip – странно
Поделиться3123-08-2009 08:14:12
BOB NEREDE ?
George W. Bush bir ilkokulu ziyaret eder. Çocuklara:
- Sorusu olan var mı? der ve küçük Bob sözü alır:
- Benim üç sorum olacak:
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da başkan oldunuz?
2- Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
Aniden zil çalar ve çocuklar teneffüse çıkarlar. Çocuklar geri döndüğünde bu sefer sözü küçük Tom alır:
- Benim beş sorum olacak:
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
2- Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
4- Bugün neden zil 30 dakika erken çaldı?
5- Bob nerede?
ziyaret etmek - посещать
seçimler – выборы
oy – голос (на выборах)
-a rağmen – не смотря на…
faaliyet - акт
saldırmak - нападать
aniden – вдруг
zil - звонок
Поделиться3223-08-2009 08:14:36
BÜYÜK BEBEKLER
Öğretmen Ali'ye sorar:
— Sizin köyde doğan büyük adam var mı?
Ali cevap verir:
— Hayır öğretmenim, bizim köyde hep bebekler doğuyor.
doğmak - рождаться
Поделиться3323-08-2009 08:14:59
ADRES TARİFİ
Evini kaybeden küçük çocuğa polisler soruyor:
— Yavrum senin evin nerede?
— Parkın karşısında!
— Peki park nerede?
— Evin karşısında!
tarif- описание
kaybetmek – терять
Поделиться3423-08-2009 08:15:28
ÖMÜR
Adamın biri doktora gitmiş. Doktor, tahlil sonuçlarını ve röntgen filmlerini uzun uzun incelemiş ve adama:
— Maalesef beyefendi, - demiş. — Fazla ömrünüz kalmamış.
Adam çok üzülmüş ve:
— Peki ne kadar yaşayacağım doktor?
— On.
— Doktor, on ne? On ay mı, on hafta mı, on gün mü?
Doktor:
Dokuz, sekiz, yedi, altı…
ömür – жизнь
tahlil sonuçları – результаты анализов
incelemek – изучать
Поделиться3523-08-2009 08:15:57
HANGİSİ UZAK
Öğretmen, Zeynep'e sorar:
- Söyle bakalım yavrum, Hindistan mı daha uzaktır, Ay mı?
- Hindistan efendim.
- Nasıl olur kızım?
- Öğretmenim, Ay'ı görebiliyoruz, ama Hindistan'ı hiç göremiyoruz.
ay - луна
Hindistan – Индия
Поделиться3623-08-2009 08:16:28
KARISI BİLİYORMUŞ
Adamın biri, trafik kazasında yaralanır.
Yardım için polis gelir ve adama:
- Adınızı söyleyin de karınıza haber verelim, der.
Yaralı adam cevap verir:
- Gerek yok, karım benim adımı bilir.
kaza – авария
yaralanmak – быть раненным
haber vermek – сообщить
Поделиться3723-08-2009 08:17:18
RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu. Babası kızın elindeki bomboş kağıdı görünce sordu:
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?
-Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.
kağıt – бумага
Çimenlik – газон, трава
keçi – коза
Поделиться3823-08-2009 08:17:56
CENNET VE CEHENNEM
Onların yolu çok uzunmuş, hava da güneşli ve sıcakmış, terlemişler, susamışlar.
Az ileride bir kapı görmüşler. Kapının arkasında büyük bir meydanda, altın bir çeşmeden buz gibi su akıyormuş. Yolcu kapıdaki bekçiye sormuş:
- İyi günler!
- İyi günler! - bekçi demiş.
- Burası harika bir yer, adı ne?
- Burası cennet.
- Ohh, çok iyi cennete gelmişiz, biz çok susadık.
- İçeriye girip istediğiniz kadar su içebilirsiniz- demiş bekçi ve eliyle çeşmeyi göstermiş.
- Atımla köpeğim de susadılar…
- Kusura bakmayın, buraya hayvanlar giremez.
Yolcu çok üzülmüş, çok susamış, ama suyu tek başına içmek istememiş ve teşekkür edip yoluna devam etmiş. Uzunca bir süre gitmişler ve küçük bir kapıya varmışlar.
Kapıda bir bekçi varmış,
- İyi günler!
- İyi günler! - demiş bekçi.
- Atım, köpeğim ve ben çok susadık.
Bekçi eliyle taşları göstererek:
- Su taşların arasında bir çeşme var, oradan istediğiniz kadar su içebilirsiniz - demiş.
Yolcu, atı ve köpeği istedikleri kadar su içmişler ve yolcu bekçiye teşekkür etmiş.
- Buranın adı ne?
- Cennet.
- Cennet mi? Biz iki kilometre önce bir kapı gördük. Bekçi buranın cennet olduğunu söyledi.
- Orası cennet değildi. Cehennemdi.
Yolcunun aklı karışmış.
- En iyi dostlarına sırt çevirenlerin hepsi orada kalır…- bekçi demiş.
cennet – рай
cehennem – ад
terlemek – потеть
susamak – испытывать жажду
çeşme – источник, фонтан
yolcu – путешественник
bekçi – охранник
at - лошадь, конь
köpek – собака
kusura bakmayın – не обессудьте
taş – камень
dost - друг
akıl karışmak - в голове все перепуталось
- a sırt çevirmek – повернуться спиной к…
Поделиться3923-08-2009 08:18:26
E-MAIL
Bir işsiz Microsoft’un verdiği iş ilânına başvurur.
Personel şefiyle kısa bir görüşme ve test temizliğinden sonra şef şöyle der:
- İşe kabul edildin, bana e-mail adresini ver, sana başlama tarihini bildireceğim.
- Ama benim bilgisayarım ve e-mail adresim yok.
- Bu durumda sizi işe alamam.
Adam ne yapacağını düşünür ve cebindeki 105 $ ile dışarı çıkar. Hale gidip, 10 kg domates alır ve satar. Sermayesini iki katına çıkarır.Bu işi birkaç kez daha yapar ve parasını artırır.
Sonra kendine bir el arabası alır, bir süre çalışır daha sonra bir kamyonet alır. İşleri çok iyidir ve kısa bir süre sonra büyük bir gıda toptancısı olmuştur. 5 yıl sonrada Amerikanın en büyük gıda distribütörü olmuştur.Artık ailesinin geleceğini düşünür ve bir hayat sigortası firmasına başvurur.
Görüşme sonunda sigortacı teklifini göndermek üzere e-mail adresini ister. Adam e-mail adresi olmadığını söyler. Sigortacı şaşırır ve:
- Çok enteresan, bir e-mailiniz olmadan böyle bir imparatorluk kurmuşsunuz, eğer e-mailiniz olsaydı ne olurdu acaba?
- Microsoft’ta temizlikçi olurdum…
işsiz – безработный
iş ilânına başvurmak – обращаться по объявлению о работе
görüşme – встреча, переговоры
test temizliği – проверочная уборка (он пришел на место уборщика)
kabul etmek – принимать
bildirmek – сообщать
hale – овощебаза
sermaye – капитал
artırmak – увеличить
el arabası – тележка
kamyonet – грузовик
gıda toptancısı – продуктовый оптовик
gelecek – будущее
hayat sigortası – страхование жизни
teklif göndermek – отправить предложение
şaşırmak – удивляться
kurmak – построить
temizlikçi – уборщик
Поделиться4023-08-2009 08:18:56
Beni Bekle
Anne ve babası ile uzun bir tartıştıktan sonra bıyıkları yeni terleyen delikanlı, bavulunu toplamış..
"Sakın beni durdurmaya kalkmayın.. Ben heyecan istiyorum, Aşk istiyorum.. Coşku istiyorum.. Bol para, güzel kızlar istiyorum.. Bu evde bunların hiçbiri mümkün değil.."
Sonra kapıya doğru yürümüş..
"Dur" diye bağırmış, babası arkasından..
"Size söylemiştim, beni durdurmaya teşebbüs etmeyin" diye geriye bağırmış delikanlı..
"Dur" diye yeniden bağırmış babası, oğlu bahçe kapısından çıkarken..
"Dur... Beni bekle.."
tartışmak – спорить
terleyen – пробиваться (об усах)
delikanlı – парень
toplamak – собрать
durdurmaya kalkmak – попробовать остановить
heyecan – волнение
coşku – энтузиазм, страстное желание
bol para– куча денег
mümkün – возможно
bağırmak – кричать
teşebbüs etmek – предпринимать попытку
beklemek - ждать