Aç sor (позвони, спроси)
Bir resmî dairede iki müdür (в одной государственной организации два начальника), birbirlerine odacılardan dert yanıyorlarmış (друг другу на курьеров жаловались), sonunda hangisinin odacısı daha aptal (в конце концов чей курьер более глупый), diye iddiaya tutuşmuşlar (говоря, пари заключили: «держали»)...
Önce biri zile basmış (сначала один на звонок нажал), odacı girmiş (курьер вошел):
Müdür (начальник):
— Al şu elli bin lirayı (возьми эти пятьдесят тысяч лир), bana son model bir araba al gel (мне последней модели одну машины купи, приди)! Arkadan diğer müdür (затем другой начальник), kendi odacısını çağırtmış (курьера своего позвать приказал):
— Git bizim eve (ступай в наш дом), bak bakalım (посмотри-ка), ben evde miyim, değil miyim, öğren (я дома ли, нет ли, узнай)!
— Baş üstüne efendim (как прикажете, эфенди: «господин мой»).
İki odacı kapıda karşılaşmışlar (оба курьера у двери встретились); birbirlerine dert yanmaya başlamışlar (друг другу жаловаться начали):
— Yahu benim müdürüm çok aptal (послушай, мой начальник очень глупый), bana elli lira verdi (мне пятьдесят лир дал), git bir araba al gel, dedi (ступай, машину купи, приходи, — сказал). Bugün tatil (сегодня выходной), her yer kapalı (все: «каждое место» закрыто), nereden alacağım (где куплю)?
Diğer odacı üzüntülü şekilde başını sallamış (другой курьер грустным образом головой покачал):
— Sorma birader (не спрашивай, братец), benimki seninkinden daha aptal (мой твоего глупее: «более глупый»)! Git eve bak bakalım (ступай домой, посмотри-ка), ben evde miyim, değil miyim, öğren, diyor (я дома ли, нет ли, узнай, — говорит). Be aptal adam (вот глупый человек), önünde telefon var (перед тобой телефон есть), aç (позвони: «открой») sor (спроси)!
Aç sor
Bir resmî dairede iki müdür, birbirlerine odacılardan dert yanıyorlarmış, sonunda hangisinin odacısı daha aptal, diye iddiaya tutuşmuşlar...
Önce biri zile basmış, odacı girmiş:
Müdür:
— Al şu elli bin lirayı, bana son model bir araba al gel! Arkadan diğer müdür, kendi odacısını çağırtmış:
— Git bizim eve, bak bakalım, ben evde miyim, değil miyim, öğren!
— Baş üstüne efendim.
İki odacı kapıda karşılaşmışlar; birbirlerine dert yanmaya başlamışlar:
— Yahu benim müdürüm çok aptal, bana elli bin lira verdi, git bir araba al gel, dedi. Bugün tatil, her yer kapalı, nereden alacağım?
Diğer odacı üzüntülü şekilde başını sallamış:
— Sorma birader, benimki seninkinden daha aptal! Git eve bak bakalım, ben evde miyim, değil miyim, öğren, diyor. Be aptal adam, önünde telefon var, aç sor!
И еще один анекдот:
Vatan toprağı (родная земля)
Acemi erler (новобранцы; acemi — новенький, новичок; er — солдат), çavuşa (у сержанта):
— Biz bu çorbayı yiyemiyoruz komutanım (мы тот суп есть не можем, командир мой), içi kum dolu (внутри песком полон), dediler (сказали).
Çavuş öfkelendi (сержант разгневался):
— O nasıl söz (то что за слова)? Buraya yemek beğenmeye mi geldiniz (сюда в еде удовольствие находить ли приехали)? Buraya, vatan toprağını korumaya geldik hepimiz (сюда родную землю защищать приехали все мы)!
Erlerden biri atıldı (из солдат один высказался: «бросился»):
— Ama bu gidişle korunacak toprak kalmaz (но с этим подходом защищаемой земли не останется). Vatan toprağını yemiş bitirmiş oluruz (родную землю съевшими, уничтожившими станем).
Vatan toprağı
Acemi erler, çavuşa:
— Biz bu çorbayı yiyemiyoruz komutanım, içi kum dolu, dediler.
Çavuş öfkelendi:
— O nasıl söz? Buraya yemek beğenmeye mi geldiniz? Buraya, vatan toprağını korumaya geldik hepimiz!
Erlerden biri atıldı:
— Ama bu gidişle korunacak toprak kalmaz. Vatan toprağını yemiş bitirmiş oluruz.